11 Eylül 2010 Cumartesi

unutma çabası

yalnızlıktır insanı aç susuz koyan sevgiye. konuşmaya, paylaşmaya ve benliğini bulmaya.
zordur. yani bir kez alıştıktan sonra, o alçakgönüllülüğü gösterip onu kabullendikten sonra basittir. hatta farkınızda olmadan en yakın arkadaşınız oluverir bir anda.

alışmak zordur lakin.
yalnızlığa alışmak kışın kış günü eksi derecelerdeki havada buz gibi suda duş almak gibidir.
şok içinde bırakır insanı.

üşürsünüz sık sık.
ağlama krizleri tutar. hele ki bir ayrılıktan sonraysa yanınıza sokulmaya çalıştığı an yalnızlığın, nöbetler halinde gelir gözyaşı damlaları.

zordur. yalnızlık zordur.
bazıları ondan küçük bir çocuğun karanlıktan korkması gibi korkar.

bazılarının ise, mizacındadır yalnızlık.
ondan ne kadar kaçmaya çalışsalar da bir sakız gibi yapışan...

****

farkındayım her şeyin.
etrafımda olan biten her şeyin farkındayım. artık insanları daha rahat anlıyorum.
bilmiyorum, belki de bu kendimi yeniden arayışım.
tekrardan tek parça olmaya çabalayışım.
hatta belki de çırpınışım.

yüzüne bakıyorum, milyonuncu kez belki de.
kendimden izler arıyorum.

belki gülüşündeki bir benzerlik, gözlerinin içindeki ışıltıda bir iz.

buluyorum.
dünyalar benim oluyor. sadece dünyalar değil, evren, her şey!
bırakıyorum bir yana diğerlerini, seni bir yana koyuyorum.

-hayır! diyorum kendi kendime.
-hayır, artık içimdeki aşkı gömmeliyim bir yerlere, derinlere. diyorum.

derinlere..
bir daha çıkmamak üzere yüzeye.
derinlere!

****

bazılarının mizacında vardır yalnızlık.
yani o insanlara yakışır aslında yalnızlık.
kaçmazlar yalnızlıktan.

aslında, kendilerinden kaçmazlar o insanlar.

yalnızlık, bazen şal olur gecenin rüzgarında koruyan sizi, bazen de bir şemsiye, sizi yağmurdan koruyan.
bazen yalnızlık bir düşman, ezeli. bazense tökezlediğinizde elinizden tutan, candan.

zordur yalnızlık.
soğuktur. teni teninize değmeye görsün. alışkanlık yapar.
sigara gibidir aslında. zararlı olduğunu, onsuz yapabileceğinizi düşündüğünüz.
ama asla bırakılamayan, daima sevilen ve yudumlanan..

****

bu gece yalnızlığımla uzun bir valse kalkıyorum.

kulağıma fısıldıyor:

-hoşgeldin! diyor.
-nereye? diyorum.
-coğrafyama!

korkuyorum.
çok!

o gece, kendimi aldatıyormuş gibi hissediyorum.
bir başkasını değil, kendimi..
kendimi başkalarının döktüğü kalıplara uydurmaya çalışıyorum.

çaresizlik bu olsa gerek.

****

seni unutma çabası. unutamama da cabası.

kalbimin odaları boş.
bense daha senin kalbine ulaşmaya çalışıyorum.

her neyse diyorum.
bir sigara daha yakıyorum.
her neyse..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder