9 Eylül 2010 Perşembe

aşık olmak ya da olmamak

bizler esasında aşağılığız.
kendi suçlarımızı üstlenemeyecek kadar hem de!

insanda kader inancı olmalı. evet, olmalı. çünkü kader, insanın inanç boşluğunu doldurur.
hep dönen bir çark olduğu düşüncesi, bazı şeylerin "olması" gerektiği düşüncesi, insanı tahmin edeceğinizden çok daha fazla rahatlatır.

çünkü insanoğlu zayıftır.
anne karnından çıktığı andan itibaren korumaya ve ilgiye ihtiyacı olduğu gibi.

ne aşk olmadan yapabilir insan, ne de kader.
ve bu ikisi, lanet olsun ki, birbirine çok yakındır ve bağlantılıdır!

****

-ah be hatun! diyorum iç çekerek.
iç çekiyorum derinden.

sigara dumanıyla dolmuş hayatım. nefes alamıyorum.
fakat oksijensizliğe inat bir nefes daha alıyorum sigaramdan.

konuşamayacağımı bildiğinden o an susuyor.
susuyoruz.
susarken bile çekingeniz aslında.

-sen hep ol be hatun! diyorum içtenlikle.

uzaklara bakıyor.
gözü cam gibi, baktığını görmüyor o an. belli, düşüncelere dalmış o da.

gülümsüyor.
-yine ne oldu can? diyor.

o gülümseyince ben de gülümsüyorum.
gülümseyişlerimiz havada buluşuyor, asılı kalıyor utangaç bir şekilde.

artık gülümseyişlerimizde bile çekingeniz, korkağız.

elimde yanan bir meşale var, onu savuruyorum etrafa farketmeden.
yanmayalım diye kaçıyor benden farketmeden.

meşale ondan uzaklaşınca sokuluyor bana, hissediyorum.
ona doğru gelince, olabildiğince kaçıyor, yanıp kül olmayalım diye.
sönüp gitmeyelim diye.

aslında biraz da böyle dengeyi sağlıyor/z.

ben farketmiyorum bunları o an.
sonraları, çok sonraları anlıyorum.

ve elimde olmadan bir kez daha hayran kalıyorum!

****

seçimlerimiz bizi farklı yapan diğerlerinden.
tutkuyla sevişimiz ve inandığımız şeyler uğruna hayatımızı koymamız farklı kılan bizi.

fakat o egomuz yok mu..

yaptığı hataları bir insan niye üstlenmez?
gerçi, o da bir erdemdir.
hata yaptığını ve hatasını o an kabullenen insan çok azdır esasında.

lakin bizim o insanlardan olmamak için hiçbir nedenimiz yok.

bizler, hep kaderi suçluyoruz.
hep!

aşık oluyoruz, kader diyoruz.
sevdiğimizi üzüyoruz, kader diyoruz.
aldatıyoruz, kader diyoruz.
başkasına aşık oluyoruz, kader diyoruz.
kandırılıyoruz, kader diyoruz.

aşk bir istisna olabilir, lakin biz geri kalan her şeyi kadere yüklüyoruz!
onu günah keçisi yaparak kendimizi aklamaya çalışıyoruz.
ve etrafımızdaki moronlar da buna müsamaha gösteriyor, kabulleniyor.
aslında suçlu kaderMiŞ GiBi yapıyorlar.

ah insanoğlu egosu...
ah!

****

-yine ne oldu can? diyor.

sigaramdan bir nefes daha çekiyorum.
morfin yemiş gibi beynim.

ellerini arıyor zihnimde ellerim.
tutuyorum, gözlerimi kapatıyorum. sakinleşmem için birkaç saniye gerekiyor.

-içimden geldi be can. hep yanımda ol, ne olursa olsun! diyorum.

sanki bunu dememi beklermiş gibi başıyla anladığını belirtip gözlerini yere eğiyor.
vicdan azabı çekmiyor, hayır.
o tüm kartlarını açık oynadığı için vicdan azabı çekmiyor.

fakat sevgime dair inancını daha önceleri kaybettiğinden bir suçluluk hissediyor.
belki de hayıflanıyor.

belki de tüm bunlar benim kuruntum, kim bilir.

-ne olursa olsun, yanında olmak için çaba göstereceğim ben. diyorum.
-biliyor musun, çok rahatladım şu an. diyor.

kokusunu hissediyorum zihnimde, kendi dünyamda.
sımsıkı sarılıyorum ona. kalp atışlarını duyumsuyorum. ürkek bir serçe gibi. narin ve muhtaç.

gözlerim kamaşıyor, açtığımda gözlerimi bana bakarken buluyorum onu.

tepetaklak oluyorum.
yoldaki taşa takılıyor yüreğim, dizleri kanıyor düştüğünden.
canım yanıyor, ama farketmiyorum.
umursamıyorum.
feda olsun!

-yine de, seviyorum be seni. diye bağırıyorum.

sesimi yitirirken ben,
o, başka bir hayatta, başka bir erkeğin kollarında.

****

önceleri yaşamın mânâsını anlamaya çalışıyordum! şimdiyse, aslında hiç yaşamamış olduğumun idrakindeyim sensizlikte...

aşık olmak ya da olmamak.

işte bütün mesele bu.

kadere saklanmadan, cesurca.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder