bomboş.
sessiz, sıkıcı ve bomboş günler.
tavana dikmişim gözlerimi. düşünüyorum sadece.
darmadağın hayatım.
hayallerim bir köşede, sevinçlerimi hırsızlar çalmış.
kalbimin nerde olduğunu ise allah bilir.
bir yerlerden başlamak gerek diyerek toparlamaya çalışıyorum etrafı.
evet. bugün kendimi odalarından çoğu boş bazen dolan bir otel gibi hissediyorum.
şebnem haklı.
bazı odalarım ezelden beri karanlık. ne olduğunu bilmiyorum oralarda.
korkuyorum gezinmeye.
bir yerlerden başlamak gerek diyerek yakıyorum ondan kalan her şeyi.
başlangıç için.
yeni başlangıçlar için.
****
her ayrıntıyı aklıma kazıyacakmışım gibi inceliyorum onu.
çok sonraları onsuz yapamam diyeceğim insanlardan olacak. benimse haberim yok.
özlediğim bir çok tadı aynı anda yaşatıyor bana. hem gülüyorum onunla, hem de hüzünleniyorum.
farkında değilim bazı şeylerin.
henüz ilk şoku atlatamamışım.
olsun!
bana hayatını anlatırken kendinden geçiyor. anlatırken yaşıyor ve o tatlı suratıyla mimikleriyle yaşıyor.
bense hayran hayran izliyorum onu. farkında değil o.
ben de farkında değilim!
****
önce artçılar geldi.
biliyordum.
aşkın kimyasıydı bu. önce artçılar, sonra...
direndim.
hem de çok.
bu korkudan kaynaklanıyordu.
tekrar üzülme korkusundan.
fakat aşk, artçılarını yolladıktan sonra işe kendisi koyulur. çaresiz kalırsınız.
eliniz kolunuz bağlanır, itaat edersiniz.
kendimizi kandırmaya gerek yok.
aşk ne zorlamadır, ne de emir veren bir varlık.
aşk insanın kendisidir. aşk aldığımız nefestir ve aşk her şeye sahip olandır!
****
onu bekliyorum yine saçma sapan bir yerde.
gelecek, görüşeceğiz diye.
nefes alışlarım düzensiz, heyecanlanmışım, ne yapacağımı bilmiyorum.
onu görüyorum. yorulmuş sanki. fiziksel yorgunluk değil, ruhundaki hasar onu böyle yapan. farkediyorum.
içim parçalanıyor.
keşke elimde olsaydı düzeltmek diyorum.
keşke..
oturuyoruz, o her zamanki soğuk sandviçini aldı, içinden biberi çıkardı ve yemeye başladı.
o kadar çok alışmışım ki ona, bu ayrıntı bile gülümsememe neden oluyor.
farketse ne olacak sanki.. ama ben farkettirmemek için sigaramı yakıyorum.
anlatıyor.
yine.
değişmemiş. eskisi gibi olma yolunda bayaa yol katetmiş.
benim gibi.
yine gülümsüyorum onunla. yine üzülüyorum ve yine kahkahalara boğuluyorum.
evet, o bana her duyguyu yaşattı, yaşatıyor da.
sonra...
-aşk işte diyorum.
-benim tarzım bu. bile bile lades.
dikkatlice dinliyor beni. o ciddi anlarda gelen gülme hissi bana uğramıyor. o an sanki bir daha hiç gülemeyecekmişim gibi hissediyorum. geçici ama, farkındayım.
-ben sevdiğimi merkezime koyuyorum ve her hücremle seviyorum. katıksızca güveniyorum ona, aynı sana güvendiğim gibi. sorgulamıyorum. bu canımı çok yaktı önceden. belki şu anda da yakıyor. ama pişman değilim. hem de hiç! fakat farkındayım bazı şeylerin. elbet geçecek, elbet eskisi kadar acıtmayacak bazı şeyler.
sıkılıyorum.
çok sıkılıyorum.
çok!
sigara yakıyorum tekrar. ve ekliyorum:
-bazı şeyler değişse de, değerin değişmeyecek. diyorum.
duymuyor.
olsun.
sessizce sevmek her daim güzel olan.
"uzaktan sevmek."
****
korktuğum başıma geliyor.
yapacak bir şeyim yok.
suç bende değil diyorum kendi kendime.
suç onun bu kadar güzel oluşunda.
ve suç onun benimle bu kadar çok uyuşmasında.
sırıtıyorum.
iyi ki geldin diyorum kendi kendime.
ve aşk...
korkulan her şeyin bileşkesi.
beni ele geçiriyor..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder