10 Eylül 2010 Cuma

haberin var ve ben hala ölüyorum

dünya'da insanlar türlü türlü hastalıklardan ölüyor.
kimimiz kanserden, kimimiz aidsten, kimimiz kalp krizinden...

istisnasız hepimiz acısız ölümü yeğleriz. hepimiz.
çünkü acıya dayanıklı değiliz, onunla barışık değiliz.
korkuyoruz, kabullenemiyoruz.

lakin...
lakin dünya üzerinde en acı verici olan hastalık ise karşılıksız aşktır!

ve bu hastalıktan her gece tekrar tekrar ölenler var!

acılı, uzun bir ölüm.

her gece!

****

-seni çok seviyorum ben! dedim.

diyecek cevabı yoktu.
başını öne eğdi, sigarasından bir yudum daha aldı.

-ama beni sevmediğini biliyorum ben. üzülme! diyorum.
-sen benim hayatımın ışığısın lakin senin hayatının ışığının ben olmadığımın farkındayım. boşver. diyorum.

monoloğuma devam ediyorum:

-artık okuma beni. yazdıklarımı okuma. atlatmam lazım bazı şeyleri. hoşlanmadığın şeyler yazacağım artık. diyorum.

kafasını kaldırıyor.
şaşırıyor. hem de çok.

-niye? benden sakladığın bir şey mi var? diyor.

sesi kulağımı okşuyor.
yakalıyorum havada şaşkınlığını.
tutuyorum ellerinden şaşkınlığının.

şaşkınken bile güzel.

-beni biliyorsun, o acımasız yanımı. gerçekleri çarpıtan. ve hep acıtan!
-ne saklıyorsun benden? bana söylemediğin şey ne?

korkuyorum.
beni yanlış anlayacağından.
söz konusu bile olmamalı bu!
o benim diğer yarım, yegane tanığım.

hayata karşı!

bana karşı!

****

habersiz ölmek, duyulan acıyı iki katına çıkarıyor sanırdım.
her şeyden haberi olmayan bir "o" ve bitip tükenen bir siz.

arkadaşlarım geliyor, teselli ediyor beni.
boşver diyorlar. boşver, olmayacak duaya amin deme diyorlar.
bak başkası var, senin varlığın bir hiç diyorlar.

anlamıyorlar.
onun benim için ne kadar önemli olduğunu bilmiyorlar.
bilmiyorlar.
tanrım ne çok habersizler her şeyden ve ne çok bilmiyorlar!

****

-sana söylemediğim gerçekler var. dillendirmediğim, kaçtığım.

adını ünleyince sesim titriyor, hava değişiyor.
yağan yağmur son buluyor ve sıcaklığı kurutuyor beni.

-anlat. diyor.
-anlat, lütfen benden bir şey saklama.

içim parçalanıyor.
tekrar.
tekrar.

-birkaç sene içinde neredeyse hiç görüşmeyeceğimiz gerçeği. eşin olacak insanın beni istemeyeceği gerçeği. bir insan vakti zamanında eşini bu kadar sevmiş bir adamı niye istesin? varlığım problem benim can. varlığım, hayatına girişim ve alt üst edişim!

sözler ağzımdan bir haykırış olarak çıkıyor.
üzüyorum.

sanki savaş çıkmış da göğsüme bir kurşun yiyip ölmüş gibiyim o an.
kendi kendimi idam ediyorum.
üzüntüsü ok oluyor, havada yakalayamıyorum.
kanım akıp geliyor ayaklarıma. gömleğim kırmızı.
kan kırmızısı!

-yanımda olmanı istiyorum, ne olursa olsun.

bu söz, zamanı geri alıyor, aniden canlanıyorum.
nefesini dudaklarımın arasından üflüyor, canlanıyorum.
bakışlarına güveninin tamamını oturtuyor, muhtaçlığını ve sevgisini, canlanıyorum.

tanrım..
ah tanrım!

bu kadın tüm iç organlarımın yerini değiştirebiliyor.
bir saniye önce beni öldürüp hemen can verebiliyor.
ve ağzından dökülen her kelime beni "ben" yapıyor.

tanrım...

****

haberin var ve ben hala ölüyorum.
ellerim kanıyor.
savaş yaraları hala açık, izleri ise ömrümün sonuna dek taşıyacağım bir gurur, nişan madalyası.

haberin var ve ben hala ölüyorum.
bu gece rüzgar, acımı hafifletiyor.
o acı, bu aralar sadece hafifliyor.
hafifliyor.

haberin var ve ben hala ölüyorum.
sessizce, içten içe..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder