18 Eylül 2010 Cumartesi

bekleme dedi ve gitti

safagi bekleyen askerler gibi gun sayiyorum artik.
onlar daha avantajli benden. cunku belirli bir sayi var. belirli bir vakit ve kurtulus gunu...

bense onu bir daha ne zaman gorecegimin dusuncesindeyim.
bugun onsuz gecen 5. gun.
hayatimdan tamamen ciktigi bir 5 gun.
telefonumun isiginin yanmadigi, sikintiyla bogustugum islerimin arasinda kaldigin 5 gun.
5.
bes.

ne kadar da kisaymis gibi geliyor boyle konusunca. bes gun nedir ki bir hafta bile degil. ustelik ugrasacagim seyler de vardi.

su 5 gundur, hic olmadigim kadar kesik hissediyorum kendimi.
sdanki bir daha hic konusmayacakmisiz gibi.
sanki seni bir sonraki gorosumde yaninda hic istemeyecegim biri olacakmis gibi. bilmiyorum, bunlar hisler. kuruntu da degil...

5.
bes.
5 gun.

ne kadar uzun olabilir ki?!

****

-lan oglum nereye gidelim lan soyle. diyor sevdigim bir dostum.
-farketmez abi be. diyorum.

sabah 11. kahvaltiya gidiyoruz.
iyiyim.
yani kendimi iyi hissediyorum. belki de dostla gorusmenin etkisi.
belki de tamamiyle benim kendi maskemi takmamla alakali.

umrumda da degil.

keske o da burda olsaydi diyorum. gulseydi, sakalar yapsaydi. farkettirmeden kiskansaydi.

bos bos bakiyorum onun olmasi gereken sandalyeye.
karsimdaki hatun da ona baktigimi saniyormus gibi el salliyor bana. kendime geliyorum, noluyor lan diyorum.

keske o da burda olsaydi diyorum. calan hafif hizli bir sarkida, belki bir leonard cohen sarkisinda kalkip dans ederdik.
belki sansimiza dance me to the end of love calardi dans ederken biz.
elleri ellerimde, sonsuzluga dogru dans ederdik.
belki.

****

bir sigara daha yakiyorum.
gece soguk degil pek.

-5 gun oldu ha. diyorum kendi kendime.

hayiflaniyorum.
elimde bana biraktigi bir toka dahi yok.
bana biraktigi sadece kirik dokuk anilar ve eski resimler.
kirik dokuk anilar ve artik olu dogan umutlar.

-5 gun ne kadar uzun olabilir ki oglum. diyorum tekrar. ne olacak olm bak kosusturmaca derken gecti gitti oyle boyle. bunu uzun vadeli dusunursen oyle gecip gidecek.

camda yansimami goruyorum.
kendime bakmaya utanamiyorum.
bilincaltimin uydurdugu yalanlara dahi kanabiliyorum.
kendi yalanlarima!
kendi yalanlarimi yasiyorum ve ona gore umut besliyorum.

****

hiclige umut beslemek gibi bir sey bu.
gelmeyecegini bilerek beklemek onu.

ask mi bu peki? dedim bosluga.
hayir, bu bile bile aptalliktir dedi.
gozlerimi karanliga diktim. bos bos baktim.
hakliydi.
bile bile aptallikti boyle bir sey.

lakin kara mantigin kacirdigi bir sey vardi:
ask zaten bile bile aptallikti!

****

-ben gidiyorum. dedim icime.
icimden seni cikaramadim, ben gittim.

eski resimlerini sana biraktim.
birlikte yedigimiz mabel sakizlarin kagidini da sana biraktim. sen onemsemezsin `ma belle`
cocukluk anilarima kiyamadim. lakin emin ellere biraktigimin bilinciyle onlari da biraktim.

yanima sadece bir tutam sacini ve gozlerinden caldigim son bir bakisi aldim.

hayallerim zaten copte.
yuzunun guzelligini dahi unutacagimi bile bile, senin icin senden gecerim felsefesiyle biraktim her seyi ardimdan.

-haydi eyvallah! dedim.
-ben hep burada olacagim. dedin icimden.
gulumsedim.

sen hep orda ol.
hep!
gerekirse iklimine bir daha ugramam.
ol!

****

-bekleme beni dedi. okulu bitirdikten sonra evlenecegim ben. bekleme beni hic.
aciyordu sanki bana.
ruhumu ozgur birakmaya calisiyordu farkindaydim.

bir sey diyemedim.
dudaklarimi hareket ettiremedim. kitlendiler.

cekip gittim oylesine.
hicbir sey demeden.
o hakliymiscasina.

****

bekle dedi gitti.
ben bekledim o da gelmedi,
ölüm gibi birşey oldu,
ama kimse ölmedi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder