21 Ağustos 2010 Cumartesi

sen gittikten sonra

henüz sabah olmadı. daha değil.

seni sabaha kadar bekleyeceğim. playlistimde o tanıdık 6 şarkı. aslında son 5gündür onlardan başka şarkı dinlemiyorum.
acımı hafifletip, yaptıklarına karşı tamamiyle dünya sikime bi şekilde yaşamam gerekir. ama yapamıyorum bunu.

biliyorum ki bir yanım seni hala deli gibi önemsiyor. üzüldüğünü hissediyorum. kendimmişim gibi!

her geçen gün seni daha çok özlüyorum.
sen gittiğinden beri daha suskunum.
şu an şarkıdaki gibi, sen gittikten sonra parçalandım.

bak, nasıl asık suratım. sana artık "can" diyen birisi yok. artık güveç yapmanı da istemeyeceğim senden.
çünkü sen artık yoksun.

düşünemiyorum sanki.

halbuki ben tüm meleklere inat, bir cehennem gecesi uyurdum seninle. kollarımda uyurken sen, tokatlardı nefesin yüzümü. yine de severdim seni.

gittiğin günden beri göğsümde bir ağrı var. sen gittin, geride kaldım ben.
sokaklardaki taşlara takıldım. ellerim kanadı. kanadıkça ağladım. ağladıkça seni hatırladım.

seni hatırladıkça içim sıkıldı. sigara içesim geldi, içemedim.
alışmaya çalıştım, olmadı. resimlerini sileyim dedim, onu da yapamadım.
ne yapacağını bilmeyen mecnun oldum ben bugünlerde.

üşüyorum şu anda da. hava soğuk, evet. ama senin yokluğunun getirdiği ürpertidir beni asıl üşüten.

sen gittikten sonra daha sakinim ben. daha sakin, daha dingin. gülüşlerimin çoğu sahte. katıla katıla gülemedim sen gittiğinden beri. eskiden yanaklarım ağırana dek gülerdim. şimdi yarıda kesiyorum sevinçlerimi sen yoksun diye.

dönüp bakıyorum içime, hislerime. sevinçlerimi alıp götürmüşsün.
sonraları öğreniyorum, zaten umrunda da değilmiş yanında alıp götürdüklerin. bilinçli değilmiş yaptıkların.

yaptığın şeye alışığım. yani terkedilip bırakılmaya alışığım. o yüzden sanki kabuk tuttum artık bu konuda.

sana bir dakika bile kızmadım. kızamadım. anlayışlı yanım seni hep korudu. empati yaptı.
ah biri de çıkıp o yanımı sikmedi ki!

şimdi seni daha iyi anlıyorum. ve evet, seni anladığım an, kendimde seni suçlama gücünü buluyorum.

seni, her şeyi bir kalemde silip gideni suçluyorum.
hem kendi halinden, hem de benim halimden.

demiştim ki sana " seni o kadar çok seviyorum ki seninle bir daha asla konuşmama düşüncesi beni öldürüyor. "
gözlerime bakmıştım, " o kadar çok mu seviyorsun beni? " demiştin.

cevabı hatırlıyorsun. cevabı ben de hatırlıyorum.

fakat..

fakat şimdi o sözleri söyleyecek yürek kalmadı bende. ne varsa alıp götürdün. geriye sadece kırık dökük anıları bıraktın.
bir de sadık dostum, yegane varlığım; yalnızlığı..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder