16 Ağustos 2010 Pazartesi

dedi ki;

avuç içlerime dokunur musun ben uyurken?
parmak uçlarımdaki balı, dudaklarımdaki zehri görür müsün?
nefesim tokatlıyorken tenini, yine de sevebilir misin bu yaşlı kalbi?
yüzüme dokunurken, aklın dudaklarımda..
hissedebilir misin kalbimin melodisini?
doldurabilir misin can onu ellerine?
gözlerime akıtabilir misin?
uyur musun benimle bir cehennem gecesi, tüm meleklerin masumluğuna inat..
renklerin karmasından daha büyülü bir dünyanın yatağını paylaşır mı kalbin?
kokuma bulanıp kaybolur musun yoksa,
gözlermin icindeki o siyah zeytinleri görmeden?

cevapladım:

yorgun kalbime aldırış etmeden,
bıkmadan usanmadan hayat veren nefesini üfler misin ruhuma?
sever misin yine beni,
kokuna bulanıp yolumu kaybettiğimde yine zeytin gözlerinde?
alışkın değil bu beden bu kadar heyecana, bu kadar uyuma ve bu kadar "aşk"a..
sen, benim görüp görebileceğim en büyük güzellik!
dudaklarımdan düşmeyen bi melodi, bir alışkanlık gibi.
bir sevda gibi..
sussam, sadece seyretsem seni,
gülümseyerek..
kızar mısın bana gülecek ne var diye?
yoksa gülümsememi gülümsemenle mi karşılarsın?
sen anlarsın beni.
anlarsın beni, ve seversin..

dedi ki:

ellerimi kaldırırım havaya, beni seyredersin..
parmaklarımı açarım bir bir, incecik birer değnek gibi.
sonra yüzüne doner yüzüm.
kalbim gelmişken dudaklarıma, parmaklarım resmeder çehreni.
o an tanışırsın bal peteğı ile,
dudaklarımda seni bekleyen zehirden bihaber...

cevapladım içimden geldiği gibi:

sevgimdir beni sana kul eden.
gözlerim kapalı sana güvendiren.
gülümsemenle sarhoş olup, tek bir sözünle mutlu eden..
dudaklarında zehre katlanırım, sırf balından içmek için.
kendimi feda ederim, sırf sana ulaşabilmek için..

ve dedi ki:

kendine dokunmak isteyen can!
görmüyor musun? bu beden senin ruhunu gizleyen bir ettir.
gözlerime baktığında gördüğün; iki kalbin dayanaksız asaleti..
hepsi senindir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder