nasıl tanıştım onunla..
onunla tanıştığımda kıştı.
tamamiyle bir boşluktaydım.
karanlıktı etrafım. birilerine ihtiyacım vardı.
derler ya her düşüşten sonra bir melek çıkagelir diye. o da benim meleğimdi.
benim en yakın arkadaşıma aşıktı. aşk deildi onunkisi esasında. bir saplantı diyelim. 3 yıllık bir saplantı..
benden onunla konuşmamı istedi. olacak mı böyle bir şey, olmayacak mı böyle bir şey diye. sordum. hayır dedi.
o da kendi karanlık yollarında düştü benimle konuşurken. ben de onun meleği oldum. bir şekilde..
ocak 2009. onunla tanıştığım vakit.
bir ay geçmeden birlikte olmaya başladık.
yani ilk başta, o benim diğer yarımmış gibiydi. konuştuğumuz bir çok konuda uyuşuyorduk. çok sonraları anladım ben
zaten en mühim şeyleri konuşmamışız. neyse. o da ayrı bir dava.
henüz çıkıyorken sevgililer gününde harika bir gün geçirmişken, ertesi gün bana ben onu unutamadım dedi. hala onu seviyorum dedi.
boş bulunmuştum yine..
omzumdan vuruldum.
kalakaldım öylece.
haftalar geçti üzerinden. ben kendime geldim. tekrar seviyordum. yapacak bir şeyim, tutunacak dalım yoktu.
ona tutundum tekrar.
bu bir bahane değildi. ben gerçekten seviyordum onu..
bundan sonra herşey tozpembeleşmeye başladı. sürekli birlikteydik. dersaneden kaçıp geziyorduk.
sanki yaşamamız gereken bir çok şy varmış, ama çok zamanımız yokmuş gibi y aşıyorduk hayatı.
öyle paramız çok yoktu. ama onun yanımda olması yetiyordu.
sonra..
aradan 2 ay geçti. net hatırlıyorum
dersaneye gidecektim.. sabahleyin uyandım. gizemden bir mesaj..
"ben hala onu seviyorum. rüyamda onu gördüm. sarıldık, mutluyduk."
hayatımın en kötü anıydı o.
daha kötüsünü de yaşadım. ama o ayrıydı..
dersaneye gittim. terasına çıktım. durmadan sigara içtim. durmadan. hiçkimseye hesap vermeden.
sigara..
sigara..
sigara..
sonraları kafamı kaldırdım, etrafımda dostlarım vardı. üzülüyorlardı o halime.
kendime geldim. akıllandım.
o günden sonra 1 ay telefonumu açmadım.
yani her şekilde ilişkimi kestim herkesle.
sınavdan sonra tekrar birlikte olduk.
o benim için bir bağımlılıktı.
evet evet. sigara gibiydi o benim için bir süre sonra. seviyordum onu.
ama bırakmam gerektiğinin de farkındaydım.
katlandım ben ona.
beni yiyip bitirmesini, bana acı vermesine katlandım. çünkü seviyordum.
şu an bile kendime yalan söylerken bunları yazmak acı verici.
ben korkuyordum.
onu bırakmaktan, yalnızlıktan. ona zarar vermekten. zira onun kılına zarar gelmesini istemezdim.
çok sonraları bu tavrımın değişeceğini bilmiyordum..
yaz tatilinde çalıştım. işten çıktıktan sonra her gün buluşuyorduk. yine o hızlı hayatımızı yaşamaya devam ediyorduk.
yaşamaya çalışıyorduk. oksijen bolluğundan dem vururken etrafımızda oksijensizlikten ölenlerin farkında değildik.
tıpkı ada ve tuna gibi..
çılgınlıklarımızla yaşıyorduk.
hatalarımızla.
ağzımızdan çıkanı düşünmüyorduk oğu zaman. ne kadar incitici olduğumuzun farkında değildik.
ya da olmak istemiyorduk..
sonuçlar açıklandı, ben ankaraya gidiyordum. o burda kalıyordu.
üniversiteye gideceğim gün geldi çattı. uğurlamaya dahi gelmedi. anlayış gösterdim.
ikimiz de bilmiyorduk aramızdaki mesafenin birbirimizi bitireceğini.
uzak mesafe ilişkisi insanı yıpratır. tahmin edemeyeceğiniz kadar..
ilk başları güzeldi her şey. param vardı. sürekli arardım. mesajlaşırdım yedi yirmidört. msnden konuşurduk. vs. vs.
sonraları dışarı eğlenmeye çıktığımda-evet ben de insanım, arada kafamı dağıtmaya ihtiyacım olurdu- kavga etmeye başladık.
hem de ateşli kavgalardı bunlar. kıskanlıktı sorun. aşırı kıskançlığı. aynısını kendisi yapıyordu fakat benim laf söylememe izin vermiyordu.
o böyledir. başkasına lafını geçirir. ama başkasına yapma dediği şeyi kendi yapar. yani bencildir.
yani o anlatılmaz. şaka maka, klişe de olsa o yaşanır.
fırtınalıdır. her zaman fırtınalıdır. ve her zaman kendi dediğinin en doğru olduğunu düşünür.
hazırcevaptır. gereksiz bir biçimde ama.
alışmıştım ona.
kavgayla ya da öyle böyle geçirdik 4 ayı.
o 4 ay içinde kaç kere görüştük yüz yüze. eskişehire gittik.bursada gezdik.
yani güzeldi.
fakat kırılma noktası şubattaki eskişehire gidişimizdi.
orda resmen çıldırdı. kardeşim dediğim insanları kıskandı. gereksiz triplere girdi.
git dedi bir anda.
bavulumu aldım ve gittim. gardayken geri çağırdı, yalvardı. ben de dayanamadım döndüm.
fakat bundan sonra işler çığırından çıktı.
gereksiz kıskanmalar ve manasız kavgalar bitirdi bizi.
ve bitiren, gerçekten sebep olan, onun hayatındaki çok yakın arkadaşım dediği insandı.
öyle ya da böyle ayrıldık.
sonraları o çok yakın arkadaşıyla birlikte oldu. böylece tamamiyle hayatımdan sildim onu.
yani, özellikle de yakın zamanda yaşadıklarımdan sonra takatim kalmadı bazı şeyler için..
daha güçlü, daha sakin
daha mutlu, daha suskun
daha olgun, daha kırgın
daha yalnız, daha yorgun.
böyle bir adam oldum ben.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder