24 Ağustos 2010 Salı

ben daha büyüyemedim

-ben daha büyüyemedim. dedim.
baktı bana. anlamadı.

-nasıl yani? diye sordu.
soru sorarcasına açtı gözlerini. o hep öyle yapar. cevabını kesin öğrenmek istediği soruları öyle sorar.
gülümsedim yine. ne çok alıştığımı düşündüm ona.

-yaşananların üzerinden bu kadar kısa zaman geçmişken, arkadaş olabilir miyiz sorusunu cevaplamak zor. henüz böyle bir travmayı bu kadar kısa sürede atlatacak kadar büyümedim. dedim.
başını öne eğdi. sanki beni ilk defada anlamadığının üzüntüsünü yaşıyordu.

-ben büyüdüm yani? dedi.
baktım ona. anladım.

büyümüştü evet. güçlenmişti. aldığı her darbe onu güçlendirmişti.
sırtında taşığıdı, geçmişten getirdiği bavulları yoktu artık. yeni bir dünya kuruyordu.
büyümüştü evet.

-buna ben karar veremem ki. dedim.
ne çok istedim ona o an sarılmayı.
ne çok istedim kulağına cesurca seni seviyorum diye fısıldamayı.

-her şeyi sil baştan yaratacağım. her şeyi! artık hayallerde yaşayan biri olmayacak karşında. gerçeklerde, istediklerimle, beni sevenlerle olacağım. dedi.

içim gitti.
korktum.
onu kaybetmekten korktum.
elim sigarama gitti. cebimde değildi paket. sahi, ben evde içmiyordum değil mi!

-ben var mıyım o dünyada? dedim.
-sana bağlı. dedi.

-ben daha büyüyemedim. dedim.
anladı.

o zaman anladı benim tükendiğimi. tekrar yürüyebilmem için önce emeklemem gerektiğini.

ve o zaman anladı.

tekrar sevebilmem için önce unutmam gerektiğini.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder