30 Temmuz 2010 Cuma

ona ilk vurulduğumda..

onu ilk gördüğümde yüzümde aptalca bir sırıtış vardı.
muhabbetinden zevk aldığım sanal bir dostum reel bir arkadaşlığa dönüşmesiydi o buluşma.

dikkatlice baktım yüzüne. güzeldi. evet, güzeldi.
hayır, o çok güzeldi!

gözlerine baktım dikkatlice. koskocaman bakıyordu bana. ne dediğimi anlamadığında soru sorarcasına açılıyordu. ne de güzellerdi! saatlerce bakabilirdim o gözlere. bıkmadan. usanmadan.

sonraları bana kalbini açtı bu insan. bana ihtiraslarını, hırslarını, hatalarını gösterdi. en çok da hatalarını gösterdi ki, onu tanıyayım, beyninin nasıl çalıştığını göreyim.. çok sonraları öğrendim ki, onu tanımam için hatalarını görmeme gerek yokmuş.

zira, o zaten benmiş! ben ise o!

bana sevgililerini anlatırdı. buhranlarını anlatırdı o. kavgalarını, gürültülerini, mutluluklarını, hayallerini..

kıskanırdım.

hem de delicesine.

susardım. onu dinlerdim. hep! ne kadar da güzeldir o konuşurken yüzündeki tebessümü izlemek. ne kadar da güzeldir o konuşurken ortak bir payda bulmaya çalışmak..

ben kıskanırdım onu. ama belli etmezdim. belli edip ne diyecektim ki; "bak cancım, ben seni deli gibi kıskanmaktayım." bu laflarının üstüne, normal mizacındaki "o" kesinlikle küfürle cevap verirdi. fakat sonradan öğrendim ki, deseydim sanırım nazikçe durumu çevirmeye çalışacakmış, içten içe de sevnecekmiş..

olsun..

ağlar o. duygusaldır.yani, onu üzsem, deli gibi ağlar. çok mutlu olsa da ağlar. doğaldır.
ki zaten, doğal olduğu için aşığım ben bu kadına.

içtendir bir kere. başkalarını bilmem ben, ama bana yalan söylemez. bilirim yalan söylemediğini. zira yalan söylese vicdan azabından ölür. söylese, anlarım.

anlarım ben onu. canının sıkıldığını anlarım. uzaklara dalıp gittiğinde aklına kimlerin geldiğini de anlarım. meğersem o benmiş. ben ise o!

ona, dudaklarımdan "seni seviyorum" cümlesi döküldüğünde gülümserim. onun gülümsediğini, içten içe sevindiğini bilirim. karşılığını vermesine gerek yoktur. bilirim. evet.

ona, ilk seni seviyorum dediğimde gecenin bir yarısıydı. mutluluktan uçmak denir ya, arşa ulaşmıştım bile ben o vakit.

o benim için bir soluk. vazgeçemeyeceğim bir alışkanlık gibi.
damarlarımda dolaşıp beni elinde tutan aşk o. sarıldığımda ona, tenindeki heyecanı hissettiğim kişi o.

o tek, ve hiç kimsenin erişemediği ve erişemeyeceği kadar özel.

çünkü o;

aşk!

şu an, hiç göremediğim kadar açık gerçekler önümde.

ben aslında ona bağlıyım, o ise bana.

bir şekilde..

senin şerefine!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder